Ana içeriğe atla

Nitelikli

Gelmiş geçmiş en iyi futbol forma tasarımları 5-4-3-2-1

İlk bölüm için tıklayınız . 5) 1985-87 Liverpool - Marka: Adidas Liverpool'un ana forması her zaman kırmızı ağırlıklı olmuştur ama adidas'ın bu tasarımında farklı tonlarla verilen çubuklu hissiyatı, tasarıma yedirilen Liverpool ve adidas logolarıyla göz dolduruyor. Takım kadrosu: Formayla kazanılan FA Cup finali: 4) 1986-87 Danimarka forması - Marka: Hummel Memleketlisi Hummel'i meşhur eden tasarımlarını gururla taşıyan Danimarka milli takımı olmuştur. Bu forma ise iki efsane forma tasarımını bir araya getiriyor: hem çubuklu hem parçalı. Bir dönem adidas giyse de tekrar Hummel giymeye başlayan Danimarka'dan yine çığır açıcı tasarımlar bekliyoruz. Takım kadrosu: Formanın giyildiği 1986 Dünya Kupası Almanya maçı: 3) 1988 Hollanda forması - Marka: Adidas Gullit, Rijkaard ve Van Basten gibi üst düzey futbolcular böylesine sıradışı bir tasarımla Avrupa şampiyonu olduklarında, ortaya unutulmaz b

Parayla değil sırayla - Wimbledon 2012

Wimbledon'a dair ilk hatıram TRT'de uzun saçlı Agassi'yle kısa kıvırcık saçlı hafif Türk tipli birisinin maçı. Sonra yayın içinde öğrenildi ki o adam meğersem o sırada dünyanın bir numarası Yunan asıllı Pete Sampras'mış. Bu ipuçlarından da o maçın 1993'teki Wimbledon çeyrek finali olduğunu tespit ettim.


Yaklaşık 20 yıl sonra ise bu kez Wimbledon tenis turnuvasını yerinde görmek kısmet oldu. 126 yıldır yapılan bu turnuva aslında "All England Lawn Tennis and Croquet Club"ta organize ediliyor. Turnuvanın sadece bileti internetten kapışanlara ya da davetlilere değil, atmosferi yaşamak isteyen herkese açık olması gerektiğini düşünen organizatörler her yıl belli sayıdaki bileti "sırada" (The Queue) bekleyenlere satıyor. İlk hafta 20 kortta aynı anda gerçekleşen turnuva için sırada bekleyenlere Merkez, 1 ve 2. korta her gün 500'er bilet satılıyor. Bu sıra için gece Wimbledon Park'ta çadırda bekleyenleri sabah görevliler 6:30'da sıraya geçmeleri için kaldırıyor.



Sırada beklenerek alınabilecek diğer bilet ise "Ground Admission". Bu biletle diğer bütün kortlardaki maçları -yer bulursanız- oturarak ya da ayakta izleme şansınız oluyor. Maçları meşhur "tepe"ye kurulup 1. korta yaslanan ekrandan izlemek isteyenlerin de bu biletle içeri girmesi gerekiyor.


Ben turnuvanın 4. günü 17:00'de satışa çıkacak öğleden sonra biletleri için olan sıraya 16:30'da katılıp 17:45'de içeri girdim. Sıraya giren herkese anında sıra numarasını belirten bir kart veriliyor ve arama noktasına kadar istediğiniz gibi sıradan ayrılıp tekrar katılabiliyorsunuz. Sırada bekleyenler için bilet fiyatları ise düşünüldüğü kadar yüksek değil.


İçeriye girdiğinizde halen sıra beklemeye takatiniz varsa, biletini geri satanların biletlerini resmi bir şekilde gişeden alma fırsatınız oluyor (Merkez kort 10 pound, 1 ve 2. kort 5 pound). Tabi bu durum turnuvanın ilk haftası için geçerli, ikinci hafta finaller oynanırken biletini geri satan bulmak biraz zor.


Bu yıl nihayet bir Britanyalı finale kadar gelince, ikinci hafta maçlarında malum sıra uzadıkça uzadı ve ilk 500 bileti alamasalar bile Murray'i en azından "tepe"ye kurulup izlemek isteyenler yağmura rağmen saatlerce içeri girme umuduyla beklediler.



Yorumlar

Popüler Yayınlar